Fransızca içindeki droit ne anlama geliyor?
Fransızca'deki droit kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte droit'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki droit kelimesi düz, hukuk, hukuk eğitimi, sağ, hukuk mesleği, yasa, kanun, hak, sağ, dik, düzgün, düz, doğruca, sağ teki, doğrucu, dik, dimdik, hak, yetki, salahiyet, dikine, dik olarak, diklemesine, içtihat, vergi, sağ, dik (piyano), duvar (piyanosu), hak, dürüst, doğru, namuslu, hak, uygunluk, yeterlik, doğruca, saygın, düz, dürüst, düzen, nizam, sağ, nitelikli, yeterli, alacak, irtifak hakkı, irtifak, kabul, giriş, golf sopası, sağ taraf, yetersiz, tam karşıda, tam yukarı, dümdüz, telif hakkı, yayım hakkı, oy hakkı, oy verme hakkı, raketin iç tarafıyla yapılan vuruş, iç vuruş, forehand vuruşu, büyük bardak, su bardağı, dosdoğru yol, doğuştan kazanılan hak, anayasal hukuk, anayasa hukuku, ceza hukuku, ilahi hak, kutsal hak, giriş ücreti, hukuki mesele, hukuk sorunu, hataya yer yok, sağ kol, çok güvenilen kimse, hukuk fakültesi, dik açı, iş hukuku, iş kanunu, hakkına sahip olmak, -e hakkı olmak, üstüne vazife olmamak, üstüne düşmemek, hakkı olmamak, hakkı olmak, hakkı bulunmak, doğruca gitmek, dosdoğru/hemen gitmek, (üzerinde) hak iddia etmek, sahiplenmek, devam etmek, izni olmak, sadede gelmek, gereksinimleri karşılamak, oy hakkından mahrum etmek, hak tanımak, yetkisi olmak, -e uygun, forehand vuruşu ile, yasaklı, kısa kes, vergi, gümrük vergisi, rüçhan hakkı, mirasçı, varis, yol hakkı, hak tanımak, hak kazandırmak, hak vermek, hakkı olmamak, yoldan çıkmak, aranan niteliklere sahip olmak, haktan mahrum etmek, kaldırıp koymak, iç (vuruş), forehand (vuruşu), hakkı olan, yasaklı, (bilgisayar) izin, yetki, geçme/geçiş hakkı, seçilebilir (nitelikte), en güvenilir anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
droit kelimesinin anlamı
düzadjectif (ligne,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Est-ce une ligne droite ou courbe ? Bu düz bir çizgi midir, yoksa kavisli midir? |
hukuknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il est spécialisé dans le droit des affaires. |
hukuk eğitiminom masculin (études) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a étudié le droit et est devenu avocat. |
sağ
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Levez le bras droit et dites "Je le jure". ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Sağ sütuna isminizi, sol sütuna da yaşınızı yazın. |
hukuk mesleğinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle exerce le droit et a beaucoup de clients. |
yasa, kanunnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cela est contraire à la Common Law et au droit statutaire. |
haknom masculin (souvent au pluriel) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les femmes ont dû se battre pour obtenir le droit de vote. Patronun, geçerli bir neden olmadan çalışanları işten atma yetkisi yoktur. |
sağadjectif (Boxe) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il lui a porté un rapide coup droit. |
dikadjectif (angle) (açı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ils forment un angle droit. |
düzgün, düzadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Est-ce que ce tableau sur le mur est droit ou bancal ? |
doğrucaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le missile alla droit au but. |
sağ tekiadjectif (chaussure, gant,...) (ayakkabı, eldiven, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette boîte à chaussure contient deux pieds droits. Il doit y avoir une erreur ! |
doğrucuadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Notre pasteur est un homme droit. |
dik, dimdikadjectif (personne, dos,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Assieds-toi avec le dos bien droit. |
hak, yetki, salahiyetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Toute personne accusée d'un crime a droit à un avocat. |
dikine, dik olarak, diklemesineadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le jeune homme se tenait droit sur une chaise. |
içtihatnom masculin (système juridique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vergi(finance) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il fallait payer un droit sur tous les appareils électroniques importés. |
sağ
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dik (piyano), duvar (piyanosu)adjectif (piano) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lorsqu'il s'agit de pianos, les pianos droits prennent moins de place. |
haknom masculin (juridique) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tous les villageois ont le droit de pêcher dans ces eaux. |
dürüst, doğru, namuslu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mary est une jeune femme droite (or: honnête) qui fait toujours ce qui est juste. |
haknom masculin (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La loi spécifie que le propriétaire a le droit de vous expulser si vous ne payez pas votre loyer. |
uygunluk, yeterlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pour obtenir cette aide, vous devez remplir ces formulaires afin que nous puissions nous assurer de votre éligibilité. |
doğruca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La voiture s'est dirigée directement sur nous. |
saygınadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
düzadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) On voyait à la façon dont roulaient les boules que la table de billard n'était pas horizontale. Bilardo masasının düz olmadığı, topların yuvarlanmasından anlaşılıyordu. |
dürüst
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce prêcheur est tout à fait honnête. |
düzen, nizamnom masculin (Militaire) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Notre flanc droit vint encercler l'ennemi. |
sağnom masculin (Base-ball) (beysbol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a frappé la balle au champ droit. |
nitelikli, yeterli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La demande d'aide du demandeur étranger a été rejetée puisqu'il n'était pas éligible. |
alacak(Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Deux banques bénéficient d'un privilège sur cette propriété. |
irtifak hakkı, irtifak(Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kabul, giriş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les tickets garantissent votre admission pour la journée entière. |
golf sopası(Golf, anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sağ taraf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yetersiz(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tam karşıdaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Elle regardait tout droit devant elle pour éviter de croiser son regard. |
tam yukarı
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dans le ciel nocturne d'août, si vous regardez directement au-dessus de vos têtes, vous pourrez voir la constellation d'Orion. |
dümdüzlocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Vous continuez tout droit sur 500 mètres et la mairie est à gauche. |
telif hakkı, yayım hakkı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'auteur détient les droits d'auteur, ce qui veut dire que nous avions besoin de sa permission pour faire le film. |
oy hakkı, oy verme hakkınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les femmes se sont battues pour le droit de vote au début du XXe siècle aux États-Unis. |
raketin iç tarafıyla yapılan vuruş, iç vuruş, forehand vuruşunom masculin (tenis, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük bardak, su bardağınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mark versa du soda dans un verre. |
dosdoğru yol
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
doğuştan kazanılan haknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
anayasal hukuk, anayasa hukukunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ed pense que le gouvernement enfreint le droit constitutionnel e espionnant les Américains. |
ceza hukukunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Della travaille pour un cabinet d'avocats spécialisé dans le droit pénal. |
ilahi hak, kutsal haknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il agissait comme si la présidence lui appartenait par droit divin. |
giriş ücretinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a un droit d'entrée de 2,50 €. |
hukuki mesele, hukuk sorununom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'interprétation d'un contrat écrit est un point de droit qui doit être déterminé par le tribunal. |
hataya yer yok
|
sağ kol, çok güvenilen kimsenom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hukuk fakültesinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a été diplômé de la faculté de droit avec mention. |
dik açınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le sol est en pente, il ne forme pas un angle droit avec le mur ! |
iş hukuku, iş kanunu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hakkına sahip olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous n'avez droit à un remboursement total des produits que si ceux-ci sont défectueux |
-e hakkı olmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vous avez le droit d'être représenté par un avocat. // Je vais dire ce que j'ai envie. J'ai le droit à la liberté d'expression. |
üstüne vazife olmamak, üstüne düşmemeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu n'as pas le droit de répandre des rumeurs sur moi. |
hakkı olmamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon fils se plaignait que tout le monde contrôlait sa vie et que nous n'en avions pas le droit parce que c'était un adulte. |
hakkı olmak, hakkı bulunmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne me parlez pas comme ça ! Vous n'avez pas le droit ! |
doğruca gitmek, dosdoğru/hemen gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je vais tout droit vers les chocolats à chaque fois que je vais dans une confiserie. |
(üzerinde) hak iddia etmek, sahiplenmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
devam etmek(yola, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Continuez tout droit jusqu'au feu puis tournez à droite. |
izni olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si vous n'avez pas de passeport, vous ne serez pas autorisé à entrer dans le pays. |
sadede gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a fallu longtemps à Natalie pour qu'elle en vienne au fait. |
gereksinimleri karşılamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Robert voulait participer au concours, mais les organisateurs lui ont dit qu'il ne remplissait pas les conditions requises. |
oy hakkından mahrum etmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le nouveau leader totalitaire du pays a fait passer une loi qui privait les femmes du droit de vote. |
hak tanımaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Être la chef donne à Linda le droit d'occuper le plus grand bureau. |
yetkisi olmak(bir şeyi yapmaya) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-e uygunlocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous avons droit à un crédit d'impôt parce que nous avons installé une chaudière basse consommation. |
forehand vuruşu ilelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mon professeur de tennis m'apprend à jouer en coup droit. |
yasaklılocution verbale (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vous n'avez plus le droit de revenir à la bibliothèque. |
kısa kes(gayri resmi) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Viens-en au fait ! On n'a pas toute la journée, tu sais. |
vergi, gümrük vergisinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gouvernement tente de minimiser les obstacles au commerce en réduisant les droits de douane. |
rüçhan hakkınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les vendeurs ont accepté d'offrir à Betty le premier droit de préemption sur la voiture. |
mirasçı, varisnom masculin (Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certains des ayants droit contestent le testament. |
yol hakkınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le droit de passage sur les terres de l'agriculteur existe depuis des siècles. |
hak tanımak, hak kazandırmak, hak vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hakkı olmamaklocution verbale (bir şeyi yapmaya) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu n'as pas le droit de te plaindre de la situation. |
yoldan çıkmaklocution verbale (figuré) (kişi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Marcia est devenue conseillère d'orientation pour aider les adolescents qui s'écartent du droit chemin. |
aranan niteliklere sahip olmak(à de l'argent, une subvention,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La famille a reçu une lettre l'informant qu'elle avait le droit à des allocations. |
haktan mahrum etmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La nouvelle loi priverait les mineurs du droit d'acheter des sodas. |
kaldırıp koymakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai fait tomber le vase et je l'ai remis debout. |
iç (vuruş), forehand (vuruşu)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hakkı olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le courrier confirmait que la famille était en droit de recevoir une aide du gouvernement pour l'isolation de leur maison. |
yasaklılocution verbale (bir şeyden) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(bilgisayar) izin, yetkinom masculin (Informatique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vous devez avoir le droit d'accès à cette page ; veuillez saisir votre mot de passe. |
geçme/geçiş hakkınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
seçilebilir (nitelikte)locution verbale (Politique) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Au Royaume-Uni, il faut attendre ses 18 ans pour avoir le droit de vote. |
en güvenilirnom masculin (figuré : personne) (yardımcı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Fransızca öğrenelim
Artık droit'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
droit ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.