Fransızca içindeki tournant ne anlama geliyor?
Fransızca'deki tournant kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte tournant'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki tournant kelimesi dönen, döner, dönüm (noktası), dönen, dönüm noktası, saat yönünün tersine esen, ilerleyen, değişim, önemli olay, kritik an/durum, dönüm noktası, dönemeç, dönemeç, viraj, dönen, döner, viraj, dönemeç, dönemeç, viraj, çok düşündürmek, çevrilmek, dönmek, eksen etrafında dönmek, (süt) kesilmek/bozulmak, dönmek, dönmek, döndürmek,, dönmek, direksiyon kırmak, dönmek, etrafında dönmek, devretmek, devir yapmak, dönmek, dönmek, gelişmek, dönmek, sapmak, (yol) kıvrılmak, dönmek, (süt) ekşimek, bozulmak, döndürmek, başı dönmek, kıvrılmak, dönmek, çeviriş, işlemek, ekşimek, rota belirlemek, yol belirlemek, yön değiştirmek, rota değiştirmek, kıvrılmak, eksen etrafında dönmek, dönmek, şekil vermek, şekillendirmek, işlemek, hoş bir üslupla yazmak, çömlek yapmak, arabayla dolaşmak/dönüp dolaşmak, mil etrafında dönmek, mil üzerinde dönmek, bayat, dönmek, etrafında dönmek, çevresinde dönmek, dönmek, çevirmek, film çekmek, çekim yapmak, çekim yapmak, bozulmak, dönmek, yön değiştirmek, vuku bulmak, sonuçlanmak, yukarıya sallama, yeni yüzyılın başlangıcı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
tournant kelimesinin anlamı
dönen, döner
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dönüm (noktası)nom masculin (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai l'impression que je suis arrivé à un tournant de ma vie. |
dönen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nous avons dîné autour d'une table tournante. |
dönüm noktasınom masculin (moment décisif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le Civil Rights Act de 1964 a été un tournant dans la lutte pour l'égalité entre tous les Américains. |
saat yönünün tersine esenadjectif (vent) (rüzgar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le vent tournant souffle dans le sens inverse des aiguilles d'une montre, contrairement au vent virant. |
ilerleyenadjectif (par étape) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le travail à l'usine a été perturbé par deux semaines de grèves tournantes. |
değişimnom masculin (période) (zaman, tarih, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cette voiture est du tournant du siècle. |
önemli olaynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce moment est un tournant dans l'histoire de notre pays. |
kritik an/durumnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les négociations ont atteint un tournant (or: moment critique) quand la date limite a approché sans qu'aucune décision n'ait été prise. |
dönüm noktasınom masculin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gouvernement arrive à un tournant : il doit agir maintenant. |
dönemeçnom masculin (route) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dönemeç, viraj(route) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ada a pris un tournant sur la route qui semblait la ramener dans la même direction qu'elle venait d'emprunter ; elle était certaine d'être perdue. |
dönen, döner
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
viraj, dönemeçnom masculin (route) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La voiture a pris le virage bien trop vite. |
dönemeç, virajnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prenez la première (rue) à droite. |
çok düşündürmek(tête) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma tête se met à tourner quand je pense à tout le travail que j'ai à faire. |
çevrilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La tête de l'homme tourna et il me vit. |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le volant tourne quand le courant est branché. Motor çalışır çalışmaz volan dönmeye başlar. |
eksen etrafında dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La lumière se déplace autour de la terre qui tourne. |
(süt) kesilmek/bozulmakverbe intransitif (lait) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le bébé regardait la toupie tourner et riait. Chacun des chevaux magnifiquement peints redevenait visible avec le manège qui tournait. |
döndürmek,verbe transitif (une manivelle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vous faites marcher cette lampe de poche en tournant la manivelle. |
dönmekverbe intransitif (sur un axe : planète,...) (bir eksen etrafında) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) C'est incroyable comme le monde ne s'arrête pas de tourner. |
direksiyon kırmakverbe intransitif (voiture) (otomobil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La voiture tourna dans la mauvaise voie et entra en collision avec un poids lourd. |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les yeux d'Edward tournaient en essayant de voir tous les coins de la pièce en même temps. |
etrafında dönmek, devretmek, devir yapmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La Terre tourne autour du soleil. |
dönmekverbe intransitif (üzerinde, etrafında) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les disques vinyle tournent sur une platine. Plaklar, pikaptaki döner tabla üzerinde dönmektedir. |
dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Tournez les boulons jusqu'à ce qu'ils soient serrés au maximum. |
gelişmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dönmek, sapmakverbe intransitif (sağa veya sola) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) À la prochaine intersection, tournez à gauche. Caddenin sonuna gelince sola dön (or: sap). |
(yol) kıvrılmak, dönmek(route) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Prenez la première à droite après que la route ait fait un coude sur la gauche. |
(süt) ekşimek, bozulmakverbe intransitif (lait) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
döndürmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a tourné le vase pour qu'il fasse face à la pièce. |
başı dönmekverbe intransitif (tête) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mark virevolta encore et encore jusqu'à ce que sa tête se mette à tourner. |
kıvrılmak(route) (yol) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
dönmekverbe intransitif (tête) (baş) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Helena avait la tête qui tournait à essayer de digérer toutes les informations. Ces montagnes russes me font tourner la tête. |
çevirişverbe transitif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tourner ce vase nous permettrait de voir le motif. |
işlemekverbe intransitif (familier) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Cela demande pas mal d'énergie de faire tourner cette affaire. |
ekşimekverbe intransitif (devenir aigre : lait,...) (süt, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le lait a tourné. |
rota belirlemek, yol belirlemekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous nous dirigerons vers le nord une fois que nous aurons tourné. |
yön değiştirmek, rota değiştirmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le bateau commence à tourner. |
kıvrılmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La route tournait. |
eksen etrafında dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La terre tourne autour de son axe. |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La girouette tournait avec le vent. |
şekil vermek, şekillendirmekverbe transitif (façonner, usiner) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ce sculpteur tourne le bois merveilleusement. |
işlemekverbe transitif (usiner) (torna tezgahında) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le menuisier a tourné quatre pieds de table. |
hoş bir üslupla yazmakverbe transitif (exprimer : une phrase) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Shakespeare savait comment tourner une phrase. |
çömlek yapmakverbe transitif (Poterie) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle adore tourner des vases à son cours de poterie. |
arabayla dolaşmak/dönüp dolaşmakverbe intransitif (en voiture) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Un pick-up marron tournait dans le quartier depuis un quart d'heure. |
mil etrafında dönmek, mil üzerinde dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le bras de la grue a pivoté pour prendre la cargaison. |
bayat(gıda) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce fruit sent mauvais. Il doit être pourri. |
dönmek(un virage) (virajı, köşeyi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La voiture de sport prit le virage rapidement. |
etrafında dönmek, çevresinde dönmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dönmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La route tournait (or: serpentait) à travers les montagnes. |
çevirmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il faut le tourner (or: le visser) dans l'autre sens sinon cela ne marchera pas. |
film çekmek, çekim yapmakverbe transitif (Cinéma) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils tournent le film au Canada. |
çekim yapmakverbe intransitif (Cinéma) (film) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils ont tourné toute la journée, mais ont fini pas avoir les scènes qu'ils voulaient. |
bozulmak(nourriture) (yiyecek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le frigo est tombé en panne et la nourriture s'est gâtée. |
dönmek(feuilles mortes, neige, personne...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yön değiştirmekverbe intransitif (gemi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le yacht a viré de bord. |
vuku bulmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sonuçlanmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les pronostics sont bons, mais il est trop tôt pour savoir comment ça va finir. |
yukarıya sallamanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yeni yüzyılın başlangıcınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Au tournant du siècle, la reine Victoria était encore sur le trône. |
Fransızca öğrenelim
Artık tournant'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
tournant ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.