İspanyolca içindeki partido ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki partido kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte partido'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki partido kelimesi (siyasi) parti, maç, oyun, kırık, kırılmış, futbol maçı, futbol karşılaşması, maç, müsabaka, karşılaşma, yarışma, müsabaka, çift tırnaklı, eş adayı, deneme maçı, saç ayrımı, karşılaşma, top oyunu, karşılaşma, ayrılmak, gitmek, (uçak, tren, vb.) kalkmak, hareket etmek, uzaklaşmak, yola çıkmak, yolculuğa çıkmak, yola çıkmak, ayırmak, yola çıkmak, çat diye kırmak, koparmak, paylaştırmak, bölüştürmek, taksim etmek, kırıp ayırmak, gitmek, ayrılmak, giden, ayrılan, ayrılmak, terketmek, gitmek, yola çıkmak, yola koyulmak, çatlatmak, başlamak, yola çıkmak, çatlatmak, uçakla ayrılmak, parti, İşçi Partisi, İşçi Partisi, Muhafazakar Parti, çekici kimse, paranın karşılığını verme, son maç, final maçı, Cumhuriyetçi Parti, sadık muhalefet, siyasi parti, üstün performans, sonuna kadar kullanmak/değerlendirmek, taraf tutmak, üçüncü parti, Amerikan fotbolu maçı, faydalanmak, oyunu hava atışıyla başlatmak, açılış maçı, istifade etmek, beraberlik maçı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
partido kelimesinin anlamı
(siyasi) partinombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su partido ganó las elecciones por amplia mayoría. Mensubu olduğu parti, seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandı. |
maçnombre masculino (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Vemos más tarde el partido de tenis? Daha sonra tenis maçını seyredecek miyiz? |
oyun(bilardo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me encantaría jugar una partida con él. Es el ex campeón de snooker. |
kırık, kırılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sara usó galletitas partidas para decorar su torta. |
futbol maçı, futbol karşılaşması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El Chelsea ganó el partido 2-0. |
maç, müsabaka, karşılaşmanombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Vas al partido de fútbol este sábado? Bu Cumartesi oynanacak futbol maçına gidiyor musun? |
yarışma, müsabaka
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El partido terminó en empate. Yarışma (or: müsabaka) berabere sonuçlandı. |
çift tırnaklı(ayak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La Biblia contiene reglas alimentarias con respecto a los animales con pezuña partida. |
eş adayınombre masculino (figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¡Escuche que su nuevo novio es todo un partido! |
deneme maçınombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El equipo de Inglaterra jugó bien en el partido de hoy contra la India. |
saç ayrımı(del pelo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La peluquera le preguntó a Megan si llevaba la raya a la izquierda o a la derecha. |
karşılaşma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nancy participará en tres eventos en las competencias atléticas que vienen. |
top oyunu(AmL) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¡Que empiece el juego! ¡Deberíamos haber empezado hace diez minutos! |
karşılaşma(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los fanáticos del rugby están ansiosos por el encuentro del sábado entre Francia e Inglaterra. |
ayrılmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Está Juan? No, ya partió. |
gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estaba harto de esta ciudad, por lo que decidió partir. |
(uçak, tren, vb.) kalkmak, hareket etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Este tren siempre parte puntual. |
uzaklaşmakverbo intransitivo (vehículo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La ambulancia arrancó y partió veloz. |
yola çıkmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tendremos que partir muy temprano para evitar el tráfico de la hora pico. |
yolculuğa çıkmakverbo intransitivo (marcharse) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Henry estaba impaciente por marcharse por su cuenta. |
yola çıkmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Partieron a Londres muy temprano al día siguiente. |
ayırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El geólogo partió con cuidado la muestra de roca en dos. |
yola çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Las maletas de Tim ya están listas y está preparado para partir. |
çat diye kırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mary tenía una ramita en la mano y la partió. |
koparmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Olga partió una parte de la barra de chocolate. |
paylaştırmak, bölüştürmek, taksim etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Voy a partir la pizza en cuatro raciones. |
kırıp ayırmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jason partió una rama del árbol y la usó como leña. |
gitmekverbo intransitivo (ponerse en camino) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ella partió sin decir una sola palabra. |
ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
giden, ayrılan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los pasajeros del barco que salía decían adiós con la mano a sus amigos y familiares. |
ayrılmak, terketmek, gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Es mejor que te vayas. Se está haciendo tarde. Geç oldu. Artık gitsen iyi olur. |
yola çıkmak, yola koyulmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El barco zarpará a las tres en punto, deberías llegar con puntualidad. |
çatlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El clima árido fisuró el barro. |
başlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quiero salir ya de viaje, no puedo esperar. |
yola çıkmak(otobüs, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Cuándo sale el autobús? |
çatlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El rompió el mango de la escoba. |
uçakla ayrılmakverbo intransitivo (en avión) (bir yerden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Salimos justo antes de la navidad. |
parti(siyaset) La opinión del ministro va en contra de los principios partidistas. |
İşçi Partisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El laborismo perdió las elecciones este año. |
İşçi Partisi
Era un verdadero partidario laborista. |
Muhafazakar Parti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los conservadores estuvieron en el poder desde 1979 hasta 1997. |
çekici kimselocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ese hombre es un buen partido: es guapo, tiene trabajo y casa propia. |
paranın karşılığını vermelocución verbal (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
son maç, final maçılocución nominal masculina (deporte) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El jugador español se ha ganado un lugar en el partido decisivo. |
Cumhuriyetçi Partilocución nominal masculina (EE.UU.) (ABD) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Parece ser que el Partido Republicano volvió a arruinar las cosas. |
sadık muhalefet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es miembro del partido de la oposición. |
siyasi parti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El partido político conservador es uno de los más antiguos del Reino Unido. |
üstün performans(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sonuna kadar kullanmak/değerlendirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eric sacó el mayor provecho del poco tiempo que tenía para ver todo lo que pudo del pueblo. |
taraf tutmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
üçüncü parti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En 2010 el partido bisagra del Reino Unido formó coalición con uno de los dos grandes partidos. |
Amerikan fotbolu maçı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La Super Bowl es el partido de fútbol americano de la liga profesional con el que se finaliza la temporada. |
faydalanmaklocución verbal (AR, coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Son unos aprovechadores sin escrúpulos que no pierden oportunidad de sacar partido sin importarles si perjudican a alguien. |
oyunu hava atışıyla başlatmak(basketbol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
açılış maçı(spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
istifade etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Todos podemos sacar provecho de esta información. |
beraberlik maçı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Estaban empatados, así que jugaron un juego decisivo. |
İspanyolca öğrenelim
Artık partido'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
partido ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.