Portekizce içindeki um ne anlama geliyor?
Portekizce'deki um kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte um'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki um kelimesi bir, bir, bir, bir, bir tek, bir tane, bir, bir, biri, birisi, biri, birisi, biri, birisi, tek bir, bir yaşında, bir, bir, bir, bir, -yı, -yi, adında biri, diye biri, en az, çulsuz, çok güzel, resim gibi güzel, çok sayıda, süratle, hızla, çabucak, fazla miktar, çok miktar, oldukça fazla, geri dönmek, geri gelmek, dönüş yapmak, flört etmek, halletmek, çözmek, (birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek, teklif etmek, fiyat teklif etmek, oldukça fazla, oldukça fazla, yirmi bir, inceleme, analiz, heyecan, kayıp düşmek, asılmak, hata yapmak, yanlış yapmak, aldatmak, dolandırmak, ayarlamak, biraz, ayarlamak, birisi, biri, bir kimse, (bayır) yukarı çıkmak/aşağı inmek, smaç atmak, keşfe çıkmak, serpmek, çok fazla, çok, kimse, reklamını yapmak, suçlu göstermek, vurmak, yumruk atmak, yumruklamak, krallara layık, sigara içme, bağırıp çağırmak, (sinirden) köpürmek, osurmak, sıkıcı, şahin gibi, atmaca gibi, kuş gibi özgür/hür, binde bir, oldukça, bir süre, bir müddet, bir dereceye kadar, bir yere kadar, gelecekte, ileride, bir gün, bir süre sonra, biraz sonra, bütün olarak, bir bütün olarak, hiç, hiç de, ileri geri, kıl payı, genelde, genellikle, genel olarak, gerektiğinde, icabında, bir şekilde, birazcık, biraz, erkek gibi, şimşek gibi, yıldırım gibi, zerre kadar, (makina, vb.) çok eski/bozulmaya yüz tutmuş olmak, son günlerini yaşamak, birbiri ardına/ardından/ardınca, bir şekilde, büyü etkisinde, genel olarak, çabucak, çarçabuk, birazdan, durmadan, tek tarafta, tek yanda, birer birer, bir gün, biraz, sıra ile, bir süreliğine, çoktandır, şüphesiz, kuşkusuz, gidip gelmek, bir yandan, bir yandan, birer birer, bir süredir, bir süre önce, epey bir zaman, bir gün anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
um kelimesinin anlamı
bir
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tania está tomando um sorvete. Harry gosta de omelete no café da manhã. ⓘEsta frase não é uma tradução da frase em inglês Kahvaltıda bir omlet ısmarladı. |
birnumeral (primeiro número cardinal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ela já consegue contar de um até dez. Kızım birden ona kadar sayabiliyor. |
birsubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir, bir tek, bir tanenumeral (uma entidade, unidade) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Eu preciso de apenas uma cebola para esta receita. Bu tarif için sadece bir tane soğana ihtiyaç var. |
birartigo Esse é um momento histórico. |
birnumeral (tane, adet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A cidade tem um milhão de habitantes. |
biri, birisinumeral (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Um dos livros custa o dobro do outro. |
biri, birisi(içimizden, vb.) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) O táxi só levará quatro passageiros. Um de nós terá de andar. |
biri, birisi
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Um carro parece basicamente com o outro para mim. |
tek biradjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Deveria haver uma lei para todos no lugar. |
bir yaşındaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
birnumeral (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
birnumeral (zar, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
birnumeral (dinheiro) (kağıt para) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
birartigo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tem um monstro debaixo da minha cama. Yatağımın altında bir canavar var. |
-yı, -yiartigo Eu gosto de um desafio. Mücadeleyi severim. |
adında biri, diye biriartigo Um Sr. Smith pediu para falar com você. Bay Smith adında biri seninle görüşmek istedi. |
en az(miktar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dentre os três irmãos, Tony gasta o mínimo de dinheiro com roupas. |
çulsuz(gíria: sem dinheiro) (parası olmayan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok güzel, resim gibi güzel(garota) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok sayıda
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
süratle, hızla, çabucak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Liza parou brevemente na loja no caminho para o show. |
fazla miktar, çok miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
oldukça fazla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sobrou bastante arroz na panela, fique à vontade para pegar mais. |
geri dönmek, geri gelmek, dönüş yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
flört etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
halletmek, çözmek(briga, disputa) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eles resolveram a disputa pacificamente. Anlaşmazlıklarını barışçıl bir şekilde hallettiler. |
(birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek(em uma licitação) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
teklif etmek, fiyat teklif etmek(leilão: lance) (müzayedede, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ele ofereceu cem euros pela tela no leilão. Adam müzayededeki tabloya yüz avro fiyat teklif etti. |
oldukça fazla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
oldukça fazla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yirmi birsubstantivo masculino (jogo de cartas) (iskambil oyunu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
inceleme, analiz(Latim) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
heyecan(figurado) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kayıp düşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ela escorregou na calçada coberta de gelo e quebrou o quadril. |
asılmak(com força) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hata yapmak, yanlış yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Desculpe, eu me enganei quando calculei o quanto devia a você. |
aldatmak, dolandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) O vigarista defraudou muitas pessoas com um investimento em uma empresa falsa. |
ayarlamak(erkek arkadaş, kız arkadaş) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
biraz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Você não está meio velho pra assistir desenhos? Çizgi film izlemek için biraz yaşlı değil misin? |
ayarlamak(romantik ilişki için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Joan está tentando me arranjar com com uma de suas amigas solteiras. |
birisi, biri
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Se alguém quiser vir junto comigo, fiquem à vontade. |
bir kimse
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Queria saber se alguém achou o gato perdido. |
(bayır) yukarı çıkmak/aşağı inmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) A terra inclinava-se levemente para longe da casa. |
smaç atmak(BRA: basquete, tipo de jogada) (basketbol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
keşfe çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
serpmek(salada: azeite) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ben pingou vinagre balsâmico nas folhas de manjericão. |
çok fazla, çok
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sinto demais sua falta. |
kimse
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Duvido que alguém tenha notado o seu erro. |
reklamını yapmak(fazer propaganda) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) A empresa anunciou sua nova marca de pasta de dente. |
suçlu göstermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Estou-lhe dizendo: a polícia me incriminou falsamente. Não fui eu quem fez isso. Polis beni suçlu göstermeye çalışıyor diyorum size. Ben suçsuzum. |
vurmak, yumruk atmak, yumruklamak(BRA) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Josh socou na mandíbula o homem que o insultou. |
krallara layık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sigara içme(BRA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bağırıp çağırmak, (sinirden) köpürmek(figurado) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Richard explodiu quando soube o que aconteceu. |
osurmak(gíria) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sıkıcı(evento) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O jantar estava maçante, não havia ninguém com quem conversar. O ministro se esforçou para se concentrar no relatório tedioso. |
şahin gibi, atmaca gibilocução adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kuş gibi özgür/hür(informal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
binde birexpressão (proporção de casos) |
oldukça
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bir süre, bir müddet
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir dereceye kadar, bir yere kadar
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estacionar o carro na vaga apertada foi, de certa forma, complicado, mas Debbie conseguiu no fim. |
gelecekte, ileride, bir gün
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir süre sonra, biraz sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A princípio ele não sentia dor nenhuma. Depois de um tempo, o braço dele começou a doer. |
bütün olarak, bir bütün olaraklocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Alguns alunos precisam melhorar, mas a turma como um todo está muito boa. |
hiç, hiç de
Não me importo nem um pouco se você quiser fumar. |
ileri gerilocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eu passei o dia inteiro andando de um lado para o outro. |
kıl payılocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
genelde, genellikle, genel olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nem tudo no meu trabalho é bom, mas de um modo geral, eu curto. |
gerektiğinde, icabında(se necessário) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
birazcık, birazlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
erkek gibi
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
şimşek gibi, yıldırım gibilocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) O velocista correu como um raio. |
zerre kadarlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Estou chateado por perder o programa? Nem um pouco. Não estou nem um pouco preocupado com esse exame, porque me preparei muito para ele. |
(makina, vb.) çok eski/bozulmaya yüz tutmuş olmak, son günlerini yaşamak(figurado, prestes a falhar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
birbiri ardına/ardından/ardınca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
büyü etkisindeadvérbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
genel olarak(em geral) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çabucak, çarçabukexpressão (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
birazdan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
durmadanlocução adverbial (continuamente, sem parar) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tek tarafta, tek yandalocução adverbial (de forma unilateral) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
birer birerlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A escrivã procurou pelos registros um a um até encontrar o que ela queria. Uma a uma, as nações da Europa caíram antes do avanço de Napoleão. |
bir günlocução adverbial (no futuro) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Um dia espero viajar à América do Sul. Eu gostaria de ter filhos um dia. |
birazlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Corra um pouco e você já irá se aquecer. |
sıra ile
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir süreliğine
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Vou ao bar por um tempinho. |
çoktandır
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
şüphesiz, kuşkusuz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
gidip gelmekexpressão verbal (figurado, informal, passar rapidamente) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bir yandanlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Por um lado, o restaurante serve uma comida excelente, mas por outro, é muito caro. |
bir yandanlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Por um lado, seria mais rápido ir de avião a Manchester; por outro, seria mais caro do que o trem. |
birer birerlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir süredirlocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Faz um tempo que eu não vejo meus primos. |
bir süre öncelocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
epey bir zaman
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir gün(em uma data não especificada no futuro) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
Portekizce öğrenelim
Artık um'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
um ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.