Fransızca içindeki après ne anlama geliyor?
Fransızca'deki après kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte après'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki après kelimesi sonra, daha sonra, nedeniyle, -den dolayı, yüzünden, ardından, sonra, düşük rütbeli, arkadan, ondan sonra, bundan sonra, daha sonra, ötesinde, ilerisinde, sonraki, sonradan, müteakip, sonrasında, takiben, sonra, daha sonra, itibarıyla, sonra, daha sonra, sonrası, -den daha uzun süre, -den fazla, diği zaman, -ince, keskin, sert, soğuk, ekşi, buruk, acı, aşındırıcı, tarzında, -den sonra, her öğlen, öğleden sonra, saç kremi, tıraş losyonu, ondalık hanesi, ondalık hane, konuşarak çözümlemek, sonra gelmek, peşinde koşmak, sonra olmak, sonra meydana gelmek, öğlen, peşinden gelmek, rahatsız etmek, aşağıda, savaş sonrası, M.S. (milattan sonra), söylendiğine göre, rivayet olunduğuna göre, bir süre sonra, biraz sonra, nihayet, sonunda, neticede, sonuç olarak, bundan sonra, ondan sonra, günden güne, birbiri ardına/ardından/ardınca, yasa gereği, bana göre, bana kalırsa, deneyimlerime dayanarak, sırayla, birer birer, az sonra, okul sonrası, geriye bakınca, geçmişe bakınca, birer birer, ertesi gün, herkesin dediğine göre, bunun üzerine, bundan sonra, bunun üzerine, (ki) ondan/bundan sonra, hemen sonra, kadarıyla, yasa gereği, mevzuat gereği, rivayetlere göre, kurallara göre, bir süre sonra, efsaneye göre, ölümden sonraki hayat, ahiret, öbür dünya, sonradan eklenen şey, akşam çayı, en iyi şey, müşteri hizmetleri, göre, hemen sonra, hemen sonra, çok sonra, sevmemek, tükenmek, peşinden koşmak, İkinci Dünya Savaşı sonrası, yakında, yakın zamanda, öğleden sonra, karşın, öğlen, en nihayet, efsaneye göre, öğle, öğlen, göre, hemen sonra, peşinden koşmak, ölüm sonrası, ölüm sonrasındaki, çünkü, öğleden sonra, ikincil derecede önemi olmak, dırdır etmek, başının etini yemek, bağırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
après kelimesinin anlamı
sonra, daha sonrapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous pouvons en discuter plus longuement après déjeuner. Bu konuyu öğle yemeğinden sonra etraflıca tartışabiliriz. |
nedeniyle, -den dolayı, yüzündenpréposition (à cause de, grâce à) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Après tous nos conseils, il a finalement changé d'avis. Verdiğimiz onca tavsiyeden dolayı nihayet fikrini değiştirdi. |
ardından, sonrapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La lettre "c" vient après la lettre "b". Alfabede 'c' harfi 'b' harfinden sonra gelir. |
düşük rütbelipréposition (hiérarchie) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un lieutenant vient après un capitaine. |
arkadanadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous partirons d'abord et vous pourrez venir après (or: ensuite). |
ondan sonra, bundan sonra, daha sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Allons manger et voir un film après. |
ötesinde, ilerisinde(position) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Je me trouve un peu après la pharmacie en ce moment. Şu anda eczanenin biraz ötesindeyim (or: ilerisindeyim). |
sonraki
|
sonradan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tu ne peux pas embarquer sur ce vol pour changer d'avis après (or: ensuite). |
müteakip, sonrasında, takibenpréposition (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Après ce programme, il y a les informations. Bu programın sonrasında haberler yayına girecek. |
sonra, daha sonra(zaman) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Après, nous irons à la plage. |
itibarıyla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Les choses sont devenues de plus en plus tendues minute après minute. |
sonra, daha sonraadverbe (en second lieu) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nettoyez la cuisine, et après la salle de bain. |
sonrası
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
-den daha uzun süre, -den fazla(temps) L'hôtel ne peut conserver les réservations au-delà de 72 heures. |
diği zaman, -ince
(bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").) Tu peux payer une fois (que tu es) arrivé. Ödemeyi oraya vardığınızda yapabilirsiniz. |
keskinadjectif (goût) (tat) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sert, soğuk(vent, air, froid) (rüzgar, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un froid pénétrant lui glaçait les mains et le visage. |
ekşi, buruk(goût) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le vinaigre a un goût aigre (or: âpre). |
acı(littéraire) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sue et Sid ne se sont pas parlé en trois ans, depuis leur hargneux divorce. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. O acı olaydan sonra birbirleriyle hiç konuşmadılar. |
aşındırıcıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tarzındapréposition (inspiré par) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Une peinture de Smith, d'après Monet. |
-den sonra(même sujet) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tu peux regarder la TV après avoir mangé. Les fans sont rentrés après la fin du match. |
her öğlenadverbe (habitude) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
öğleden sonra
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'irai au magasin cet après-midi, je serai trop occupé le matin. Dükkana öğleden sonra gideceğim, çünkü sabah çok meşgulüm. |
saç kreminom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mes cheveux ont l'air très fins si je n'utilise pas d'après-shampoing. |
tıraş losyonu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ondalık hanesi, ondalık hane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
konuşarak çözümlemek(un problème, un différend) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter et Frank ont réglé leurs différends et sont de nouveau amis. Ella et moi avons finalement réglé les détails de notre plan d'affaires. |
sonra gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
peşinde koşmak(la gloire, la fortune) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle recherche la gloire et la fortune. |
sonra olmak, sonra meydana gelmek(dans le temps) (tarih olarak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
öğlen
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je finis le travail plus tôt le vendredi après-midi. |
peşinden gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans l'alphabet, la lettre B suit la lettre A. |
rahatsız etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les marchands ambulants n'arrêtent pas de harceler Karen quand elle marche en ville. |
aşağıdaadverbe (resmi dil) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Les faits en lien avec cette affaire seront révélés ci-après. |
savaş sonrasılocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
M.S. (milattan sonra)(abréviation écrite) L'empereur romain Domitien a brièvement régné sur la Bretagne en 271 apr. J.-C. |
söylendiğine göre, rivayet olunduğuna görelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) D'après certaines informations, un haut fonctionnaire du gouvernement serait passé chez les rebelles. |
bir süre sonra, biraz sonraadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tout d'abord, il ne sentit aucune douleur. Après un moment, son bras commença à lui faire mal. |
nihayet, sonunda, neticede, sonuç olarakadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Après, seul le patient a le droit de refuser le traitement. |
bundan sonra, ondan sonralocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous sommes allés voir un film, et après ça, nous sommes allés manger dans un restaurant italien. |
günden güneadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) J'en ai marre de faire la même chose jour après jour. |
birbiri ardına/ardından/ardıncaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) C'est incroyable ! Il s'est assis là et a mangé dix piments habaneros l'un après l'autre. |
yasa gereği
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bana göre, bana kalırsaadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Selon moi, c'était le meilleur film de l'année. |
deneyimlerime dayanarakadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
sırayla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a regardé tous les chevaux un par un jusqu'à ce qu'il en trouve un qu'il voulait monter. |
birer birer
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'employée a compulsé les fiches une par une avant de trouver celle qu'elle cherchait. Les pays d'Europe ont succombé un par un à l'avancée des armées de Napoléon. |
az sonralocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je suis né à 15 h ; mon frère jumeau a suivi peu après (or: peu de temps après). |
okul sonrası
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Le professeur a fait rester Kyle après les cours pour qu'il finisse ses devoirs. |
geriye bakınca, geçmişe bakıncalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Avec le recul, je ne vois pas du tout pourquoi j'ai fait ça. |
birer birer
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ertesi günnom masculin (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) J'ai tellement aimé le film que je suis retourné au cinéma le lendemain pour le revoir. |
herkesin dediğine göre
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bunun üzerine, bundan sonralocution adverbiale (resmi dil) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Thomas Buss mourut en 1823, après quoi les exécuteurs de son testament vendirent l'auberge à Hythe Brewery. |
bunun üzerinelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mary protesta, après quoi George sortit de la pièce en claquant la porte. |
(ki) ondan/bundan sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a pris sa douche du matin, après quoi il s'est habillé et a préparé son petit déjeuner. |
hemen sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kadarıylalocution conjonction (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) D'après ce que je sais, tout se passe bien sur le projet jusqu'à présent. |
yasa gereğilocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) D'après la loi, le propriétaire du site doit vérifier toutes les informations publiées dessus. |
mevzuat gereği
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
rivayetlere göreadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kurallara göre
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir süre sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Après quelque temps, l'architecte a livré les plans de notre nouvelle maison. |
efsaneye göreadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ölümden sonraki hayat, ahiret, öbür dünya
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sonradan eklenen şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
akşam çayı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Karen et Lisa se sont donné rendez-vous pour prendre le thé ensemble. |
en iyi şeynom masculin (bir şeyin yerine geçen) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
müşteri hizmetleri(par téléphone surtout) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
görepréposition (düşüncesine, vb.) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Selon (or: D'après) David, le concert était génial. |
hemen sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) On est partis juste après le petit déjeuner. Juste après le mariage, le couple s'est envolé pour la Jamaïque pour leur lune de miel. |
hemen sonra
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Peu après (or: Peu de temps après) la Seconde Guerre mondiale, le gouvernement travailliste en Grande-Bretagne s'est mis à établir un État providence. |
çok sonrapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La bonne ambiance a perduré bien après la fin de la fête. |
sevmemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tükenmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Au fur et à mesure que la vieille génération meurt, leurs idées et traditions meurent avec eux. |
peşinden koşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon chien adore courir après une balle. |
İkinci Dünya Savaşı sonrası
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yakında, yakın zamanda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
öğleden sonralocution adverbiale (avant 18 h environ) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je passe te prendre à 16 heures. |
karşınlocution adverbiale (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Tina se sent mieux alors elle peut venir avec nous après tout. |
öğlen(moment imprécis) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je n'ai pas le temps de le faire ce matin : j'essaierai de le faire dans l'après-midi. |
en nihayet
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
efsaneye göreadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
öğle, öğlen
Audrey a allumé sa cigarette de l'après-midi et en tira une grosse bouffée. |
görepréposition (dediklerine, vb.) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Selon (or: D'après) Proudhon, la propriété, c'est le vol. |
hemen sonrapréposition (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'équipe a viré son manager peu après (or: peu de temps après) avoir perdu le match. |
peşinden koşmak(bir şeyin) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) John est plutôt ordinaire, mais il court toujours après les plus belles files. |
ölüm sonrası, ölüm sonrasındaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çünküadverbe (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) C'est sûr ; je vais au concert. C'est mon groupe préféré après tout. |
öğleden sonra(heure) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mon avion décolle à cinq heures de l'après-midi |
ikincil derecede önemi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les apparences sont moins importants qu'un bon sens de l'humour. |
dırdır etmek, başının etini yemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne supporte pas mon beau-père : il est constamment après moi (or: est constamment sur mon dos). |
bağırmak(birisine) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si je ne crie pas sur les enfants, ils ne m'écoutent pas. |
Fransızca öğrenelim
Artık après'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
après ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.