Fransızca içindeki quelque ne anlama geliyor?
Fransızca'deki quelque kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte quelque'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki quelque kelimesi nasıl, biraz, hafif, hafiften, bir dereceye kadar, bir yere kadar, geçmişe ait/çağdışı, gölge düşürmek, yürüyerek gitmek, fark yaratmak, geri dönmek, mahrum kalmak, yoksun kalmak, binmek, tekrar ziyaret etmek, yeniden ziyaret etmek, biraz, bir miktar, azıcık, birazcık, yaya gitmek, yürümek, çürütmek, morartmak, süre, müddet, yol tarifi, yürümek, aşina, tanıdık, giden, yeni, bir yerde, ileri geri, bir bakıma, herhangi bir şekilde, gidip gelmek, bir süredir, bir süre önce, gibi, (bir yerde) yaşayan/oturan kimse, sakin, ciddi konu, görmeye değer şey, başka bir şey, bir defaya mahsus şey, garip kimse, işe yaramaz kimse, (herhangi) bir şey, not düşmek, fikrinin doğruluğunu kanıtlamak, konuşmak, beraber gitmek, birlikte gitmek, merkezi olmak, haneye tecavüz etmek, ima etmek, kovmak, giden, bir anlamda, girip çıkmak, atıştırmalık, davetlilerin yemek getirmesinin beklendiği yemek daveti, lezzetli yiyecek, bir şey, herhangi bir şey, bir şey, orası, oralar, yol göstermek, dışarısında bırakmak, gitmek, balayını geçirmek, balayına çıkmak, kayığa binmek, aranan niteliklere sahip olmak, -e yürümek, -e geri dönmek, yaralamak, zedelemek, incitmek, otostop yapmak, birinden birşey otlanmak, okumak, kovmak, az çok, biraz, görülecek, görülesi, görmeye değer, gizlice/sinsice hareket etme, çok etkileyici şey, kolayca yapılan iş, bisiklete binmek, otostop yapmak, bozulmak, tahliye etmek, ikna etmek, başlatmak, gizlemek, sığmak, bir günlüğüne ayrılmak, dilenmek, çiğneme oyuncağı, bisiklete binmek, alem yapmak, gezinti, jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek, tatil yapmak, arabayla götürmek, kaplamak, itmek, harekete geçirmek, gizli dinleme aygıtı yerleştirmek, benzeri, dağınık, yaklaşık, civarında, kusur, götürme, varmak, gelmek, karavanla gitmek, bisiklete binmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
quelque kelimesinin anlamı
nasıl
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il a toujours l'air beau, qu'importe comment (or: peu importe la façon dont) il s'habille. |
biraz, hafif, hafiften
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je me sens légèrement fatigué après cette promenade. Yürüyüşten sonra kendimi biraz yorgun hissediyorum. |
bir dereceye kadar, bir yere kadar
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Garer la voiture sur cette petite place de parking était assez difficile, mais Debbie a finalement réussi. |
geçmişe ait/çağdışı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce film rappelle les westerns des années 50. |
gölge düşürmek(figuré) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mort de Mark a assombri tout l'événement. |
yürüyerek gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
fark yaratmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Qu'est-ce que ça change ? |
geri dönmek(à son point de départ) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est gentil de nous inviter, mais nous devons rentrer. |
mahrum kalmak, yoksun kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu es sûr que tu ne veux pas venir ? Je ne voudrais pas que tu rates (or: que tu passes à côté de) quelque chose. |
binmek(du vélo, de la moto) (bisiklete) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je fais du vélo tous les jours. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Okula hergün bisikletle gidiyor. |
tekrar ziyaret etmek, yeniden ziyaret etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
biraz, bir miktar, azıcık, birazcık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yaya gitmek, yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
çürütmek, morartmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je me suis contusionné le genou après être rentré dans une bouche d'incendie. |
süre, müddet(intervalle de temps) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il s'est passé un moment avant qu'elle n'arrive. Aradan bir müddet geçtikten sonra nihayet eve döndü. |
yol tarifi(très précis, écrit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La voiture est tombée en panne, on va devoir marcher. |
aşina, tanıdık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Son visage m'est familier. Adamın yüzü bana aşina (or: tanıdık) geldi. |
giden
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yeni(compétences) (işte, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bir yerdelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Robert se cachait quelque part dans la maison. J'ai posé mon passeport quelque part mais je ne sais plus où. |
ileri gerilocution verbale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) J'ai passé la journée à aller et venir. |
bir bakımalocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
herhangi bir şekildelocution adverbiale (soutenu) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Si j'ai pu vous offenser de quelque manière que ce soit, je vous présente mes excuses. |
gidip gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bir süredir
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bir süre önceadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il y a quelque temps, je suis allé en vacances à Cancun. |
gibi
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) |
(bir yerde) yaşayan/oturan kimse, sakin
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sophia habite un appartement, mais voudrait acheter une maison. |
ciddi konunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
görmeye değer şey(chose) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başka bir şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Est-ce qu'il te faut autre chose ? |
bir defaya mahsus şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
garip kimse(plutôt négatif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) T'es un cas, toi ! |
işe yaramaz kimse(plutôt négatif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tommy est un cas. J'ai entendu dire qu'il avait rejeté son erreur sur le patron. |
(herhangi) bir şeypronom (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous cherchons quelque chose à manger. Yiyecek bir şey arıyoruz. |
not düşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dennis nota quelque chose dans son journal. |
fikrinin doğruluğunu kanıtlamak(propos, dires...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
konuşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
beraber gitmek, birlikte gitmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Et si je laissais ma voiture ici histoire d'aller à la soirée ensemble ? |
merkezi olmak(şirket, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La société a son siège social à New York. |
haneye tecavüz etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les voleurs sont entrés (or: se sont introduits) dans la maison par effraction et ont volé plusieurs bijoux. |
ima etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne vois pas où tu veux en venir. |
kovmak(d'un cours,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La prof m'a exclu de cours parce que je ne voulais pas éteindre mon iPod. |
giden(train, bateau) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bir anlamda(familier) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
girip çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il faisait des allées et venues incessantes à la réunion si bien que personne n'a remarqué qu'il était parti pour de bon. |
atıştırmalık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Paul est allé au bar pour prendre une bière et quelque chose à grignoter. |
davetlilerin yemek getirmesinin beklendiği yemek daveti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
lezzetli yiyecek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir şey, herhangi bir şeypronom (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Avez-vous quelque chose à déclarer ? |
bir şeypronom (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelque chose me tracasse. Beni rahatsız eden bir şey var. |
orası, oralar
(zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Est-ce que tu as quelque part où dormir ce soir ? |
yol göstermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dışarısında bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gitmek(personne) (uçakla) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Nous avons pris l'avion jusqu'à San Francisco l'été dernier. Geçen yaz San Fransisko'ya uçtuk. |
balayını geçirmek, balayına çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ken et Tina ont fait leur voyage de noces dans les Caraïbes. |
kayığa binmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kim est allée sur l'île en kayak. |
aranan niteliklere sahip olmak(à de l'argent, une subvention,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La famille a reçu une lettre l'informant qu'elle avait le droit à des allocations. |
-e yürümeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les enfants vont toujours à l'école à pied. |
-e geri dönmekverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'aimerais retourner à Paris un jour. |
yaralamak, zedelemek, incitmekverbe pronominal (personne) (uzuv) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mike s'est blessé à la jambe en tombant dans l'escalier. |
otostop yapmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kate est allée du Colorado jusqu'au Kansas en stop. |
birinden birşey otlanmak(familier : de l'argent, une cigarette) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Hiç sigara paketi taşımazdı, hergün arkadaşlarından sigara otlanarak idare ederdi. |
okumak(bir konu, vb. hakkında) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai lu un article sur l'adoption. |
kovmak(evden, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ma mère m'a mis dehors. |
az çok
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
biraz(familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu n'es pas un tantinet trop vieux pour regarder les dessins animés ? Çizgi film izlemek için biraz yaşlı değil misin? |
görülecek, görülesi, görmeye değer
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La manifestation, c'était quelque chose ! ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Protesto görmeye değerdi. |
gizlice/sinsice hareket etme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Adrian voyait bien qu'il lui faudrait marcher discrètement s'il voulait se rapprocher assez près pour entendre ce qu'ils disaient. |
çok etkileyici şeypronom (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa voiture, c'est quelque chose ! Elle en jette ! Vraiment, c'est quelque chose ce tableau ! |
kolayca yapılan iş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bisiklete binmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
otostop yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anne a fait du stop tout du long, de London à Manchester. |
bozulmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Est-ce que notre relation en est vraiment arrivée là : crier l'un sur l'autre dans la rue ? |
tahliye etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police a évacué tout le monde de l'immeuble de bureaux en raison de l'alerte à la bombe. |
ikna etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
başlatmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gizlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sığmakverbe intransitif (bir yere) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Cette table ne rentre pas dans la petite pièce. |
bir günlüğüne ayrılmak(bir yerden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons rencontré à Oxford un couple qui y passé la journée depuis Londres. |
dilenmek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je peux te taper une clope ? |
çiğneme oyuncağı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai donné au chien quelque chose à mâcher. |
bisiklete binmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sidonie a envie de faire du vélo. |
alem yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gezinti(araba, otobüs, vb. ile) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le président a voyagé en avion à réaction jusqu'à New York pour la conférence de presse. |
tatil yapmaklocution verbale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Nous allons passer nos vacances en Espagne cette année. |
arabayla götürmekverbe transitif (birisini bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen a embauché un chauffeur pour qu'il la conduise au travail. |
kaplamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Irene a recouvert tous les panneaux d'affichage d'affiches pour faire la publicité de son café. |
itmek, harekete geçirmek(figuré) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
gizli dinleme aygıtı yerleştirmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le FBI avait placé des micros dans le bureau pour attraper le suspect. |
benzeri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dükkânda, çikolata, şeker ve buna benzer şeyler satılıyordu. |
dağınık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yaklaşık, civarındapronom (familier) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il y avait quelque chose comme un million de dollars dans le coffre. |
kusurnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le garçon a fait quelque chose de mal. |
götürme(arabayla) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
varmak, gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Nous essayions d'aller à Brighton, mais nous nous sommes retrouvés à Hastings. |
karavanla gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Allons au concert en caravane pour que personne ne se perde. |
bisiklete binmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jane aime faire du vélo jusqu'au marché les jours de beau temps. |
Fransızca öğrenelim
Artık quelque'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
quelque ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.