Portekizce içindeki caso ne anlama geliyor?
Portekizce'deki caso kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte caso'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki caso kelimesi ilişki, macera, durum, vaka, durum, vaziyet, hal, durum, örnek, misal, iş, mesele, -ar diye, defa, kere, gizli ilişki, evlilik dışı cinsel ilişki, oyalanma, sevk, kısa süreli ilişki, kısa flört, manita, münferit olay, aşk ilişkisi, örnek, misal, atak, ihtimaline karşı, olasılığına karşı, yoksa, aksi halde, aksi taktirde, gerekirse, gerektiği takdirde, hiçbir suretle, hiçbir surette, bu durumda, her neyse, olay bazında,vaka bazında, bundan başka, ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu, inceleme/soruşturma gerektirmeyen dava, örnek çalışma, gönül ilişkisi, vaka yöneticisi, sorun çıkarmak, başka türlü, başka suretle, durumunda, durumunda, önlenemez afet, işe yaramaz şirket, aşırı sevgi, (birisiyle) oynaşmak, düşüp kalkmak, düşüp kalkmak, yoksa, nesne durumu, gönül macerası yaşamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
caso kelimesinin anlamı
ilişki, macerasubstantivo masculino (romance) (romantik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ele teve um caso com a secretária. Adam sekreteriyle bir ilişki yaşadı. |
durumsubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cada caso de uma criança que fica para trás na escola é motivo de preocupação. |
vakasubstantivo masculino (hastalık) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nossa mãe tem um caso de pneumonia. |
durum, vaziyetsubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Achamos que ia chover, mas não foi o caso. |
hal, durumsubstantivo masculino (gramática) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Há uma forma diferente no caso acusativo. |
örnek, misalsubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este é um caso claro de interferência política. Bu açık bir siyasi müdahale örneğidir. |
iş, mesele
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Os negócios do Estado exigem boas políticas e administradores capazes. |
-ar diyeconjunção |
defa, keresubstantivo masculino (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Embora qualquer europeu possa se qualificar, nessa caso foi um espanhol. |
gizli ilişki, evlilik dışı cinsel ilişkisubstantivo masculino (caso amoroso) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O político teve um caso amoroso com uma colaboradora durante sua campanha. |
oyalanmasubstantivo masculino (figurado, informal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sevksubstantivo masculino (direito) (dava) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kısa süreli ilişkisubstantivo masculino (romântico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim tinha um caso com uma colega de trabalho. |
kısa flört
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
manitasubstantivo masculino (gíria: namorado(a), caso romântico) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lá vem a Angela e o novo caso dela. |
münferit olay
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Houve uma ocorrência por mau comportamento, mas o relatório escolar de Peter geralmente é bom. |
aşk ilişkisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O romance de Andrew e Tara durou anos. |
örnek, misalsubstantivo feminino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este é um exemplo de abuso de poder. ⓘEsta frase não é uma tradução da frase em inglês Bu örneğe bakarak fikir yürütebilirsiniz. |
ataksubstantivo masculino (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A menina está tendo outro episódio de febre do feno. |
ihtimaline karşı, olasılığına karşıadvérbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Leve seu guarda-chuva, caso chova. |
yoksa, aksi halde, aksi taktirde(de outro modo) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Deveríamos ir ao cinema, senão ficaremos em casa a noite inteira. Sinemaya gitmeliyiz. Yoksa, bütün gece evde oturacağız. |
gerekirse, gerektiği takdirde(condição de necessidade) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
hiçbir suretle, hiçbir suretteexpressão (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bu durumdalocução adverbial (se acontecer) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
her neyselocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eu não queria ir à festa de jeito algum, mas, de qualquer forma, ela já acabou. |
olay bazında,vaka bazındalocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bundan başkaexpressão (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
inceleme/soruşturma gerektirmeyen dava
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
örnek çalışma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Para ajudá-lo a entender o processo de tradução, eu preparei um estudo de caso de uma tradução de livro. |
gönül ilişkisi(relacionamento romântico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vaka yöneticisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sorun çıkarmak(causar problemas) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
başka türlü, başka suretle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
durumunda(se acontecer) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) No caso de isso não chegar, não se preocupe. |
durumundalocução conjuntiva |
önlenemez afet(Direito) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işe yaramaz şirket
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşırı sevgi(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(birisiyle) oynaşmak, düşüp kalkmakexpressão verbal (figurado, caso extraconjugal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen suspeita que o marido dela está tendo uma aventura. |
düşüp kalkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen pegou o marido dela tendo um caso amoroso com outra mulher. |
yoksalocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Diga algo útil, caso contrário fique quieto. |
nesne durumu(gramática) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gönül macerası yaşamakexpressão (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Rick suspeita que sua esposa esteja tendo um caso. |
Portekizce öğrenelim
Artık caso'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
caso ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.